Pergamon Surları (Bergama)
İzmir
ili Bergama ilçesinde akropolü kuşatan surlar MÖ. V.-IV. yüzyılda
yapılmıştır. Antik Pergamon şehri kurulurken yerleşimin topografyası göz
önüne alınmış, engebeli yerleşim alanları teraslarla düzleştirilmiştir.
Akropol 275 m. yüksekliğinde bir tepe üzerinde kurulmuş olup Pergamon
Kralları Attaloslar kenti iki ayrı sur ile çevirmişlerdir.
Surların
yapımında buradaki dağdan çıkarılan ve işlenmesi çok kolay olan
gri-mavi renklerde Andezit taşı kullanılmıştır. Bu taşların yüzleri de
düzgün biçimde yontulmuştur. Surlar dikdörtgen taş bloklarından oluşmuş
ve harç olmadan kendi ağırlıkları ile birbirlerinin üzerine demir
zıvanaların tardımı ile oturtulmuştur. Attaloslar devrinde yapılan bu
surlar II. Eumenes döneminde kentin güneye doğru yayılması ile
genişletilmiştir. MS. II. yüzyılda, Roma döneminde Helenistik dönem
surları moloz ve kaba taş ile tuğladan oluşan yeni sur duvarları ile
tamamlanmıştır. Bizans döneminde bunlara yeni eklemeler yapılmış olup,
bugün akropolün kuzeyinde Bizans’ın tuğla ve taş örgü tekniği ile
yapılan surlarının bir bölümü açıkça görülmektedir.
Bergama
surlarının bulunduğu akropol aynı zamanda bir kale görünümündedir.
İçerisindeki mabet ve diğer yapıların yanı sıra kentin korunmasına
yönelik silah depoları akropolün kuzeyinde yer almıştır. Kalenin güney
yönüne ovadan çıkılması olanaksız olduğundan buraya ince uzun, yan yana
bitişik odalar halinde depolar yapılmıştır. Bu depoların üst kısımları
ahşap, alt kısımları da taştandı. Burada yapılan kazılarda Andezit
taşından yapılmış değişik büyüklükte mancınık gülleleri bulunmuştur.
Kadifekale
İzmir
Körfezi’ne hâkim, şehrin güneyinde bulunan 186 m. yüksekliğindeki Pagos
Dağı eteklerinde bir tepe üzerinde bulunan kale ilk defa MÖ.334 yılında
Anadolu’yu Pers egemenliğinden kurtaran Makedonya Kralı Büyük
İskender’in (MÖ. 356–323) isteği ile yapılmıştır.
İskender’in
komutanlarından Lysimachos’un İmparator’un emri ile yaptığı bu kalenin
bulunduğu yerde daha önce bir Leleg yerleşmesi olduğu Antik kaynaklarda
belirtilmektedir. Bununla beraber burada yapılan kazılarda bu iddiayı
kanıtlayacak herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır.
Tarih
boyunca İzmir çeşitli saldırılara uğramış bu yüzden de şehrin surlarla
kuşatılmasına gereksinim duyulmuştur. Bu nedenle de Kadifekale’de izleri
ile karşılaşılan, Akropolden bugünkü Basmane semtindeki Sart yoluna ve
Eşrefpaşa’daki Efes yolundan denize kadar uzanan iki sur yapılmıştır.
Kale
Roma döneminden sonra Ortaçağda Timur orduları tarafından 1402’de
tahrip edilmiş, bunu İzmir’deki 1668 yılında olan deprem izlemiştir.
Kaleden günümüze pek az kalıntı gelebilmiştir. Günümüze gelebilen
kalıntılar daha çok Ortaçağ’a aittir. Ortaçağ kale duvarlarının altında
yapılan araştırmalarda ise Helenistik döneme (MÖ. 330-MS. 20) ait duvar
kalıntıları ile karşılaşılmıştır.
XIX.
yüzyılda İzmir’e gelen gezginlerin sözünü ettiği bu kalenin büyük bir
bölümü ortadan kalmıştır. Günümüze gelen kalıntılardan kalenin moloz
taş, kesme taş ve tuğladan yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kadifekale’den
günümüze yalnızca kalenin batısındaki beş kulesi ile güneyindeki
duvarlarından bir bölümü ayakta durmaktadır. Bunlara dayanılarak kalenin
uzunluğunun 6 km. olduğu ve sur duvarlarını destekleyen kulelerin 20–35
m. yüksekliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Kalenin bunun dışında kalan
doğu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmıştır. Kale içerisinde ise bir
dehliz ve bir de su sarnıcı kalıntısı görülmektedir.
Sarnıç
moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Üzeri toprak dolgu olan sarnıcın
içerisi birbirleri ile tuğladan yuvarlak kemerli payelerle bölümlere
ayrılmıştır. XX. yüzyılın ikinci yarısında yapılan kazılar sonucunda
sarnıcın bütünü iyi bir durumda ortaya çıkarılmıştır.
Kadifekale
surlarının bir bölümü Çelebi Mehmet tarafından yıktırılmıştır. Yalnızca
doğu yönündeki surlardan rektangonal (çok iri taşlar) parçalardan bir
iki adedi Basmane Garı’ndan Tilkilik’e uzanan ve Altınpark’a giden yolun
başında görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder