Çeşme Kalesi (Çeşme)
İzmir
ili Çeşme ilçesinde deniz kıyısında bulunan kaleyi Sultan II. Beyazıt
zamanında, 1508 yılında, Aydın Valisi Mir Haydar tarafından Mimar Ahmet
oğlu Mehmet’e yaptırmıştır. Bazı kaynaklarda kalenin XIV. yüzyılda
Cenevizliler tarafından ilk defa yaptırıldığı yazılı ise de bunu
belirten herhangi bir kaynağa rastlanmamıştır. XVII. yüzyılda Çeşme
deniz savaşı burada olmuş, kale tahrip edilmiş ve XVIII. yüzyılda
restore edilmiştir.
İlk yapılan
kale deniz kıyısında idi. Sonraki yıllarda denizin doldurulması ile kale
denizden kısmen uzaklaşmıştır. Kale kesme taştan yapılmış olup, ikisi
sırtlarda bulunan dört burçlu bir kaledir. Kalenin h.914 (1508) tarihli
kitabesi günümüze gelebilmiştir.
Kitabe:
“Hisar-ı Aynı cedid kıldı bünyad
Müverrih dedi tarihin hoş âbâd”.
Bu
kitabedeki hoş âbâd sözcüğünün harfleri ebced hesabına göre h.914’ü
göstermektedir. Ayrıca kitabenin altında da rakamla h.914 (1508) tarihi
yazılıdır.
Evliya Çelebi bu kale ile ilgili Seyahatnamesi’nde bilgiler vermektedir:
“Çeşme
kalesi denizin dudağında bir alçak kaya üzerine yapılmıştır. Batı
tarafı deniz, doğu tarafı bayırlı bir sahra ve dağlardır. Dağların
üstleri tamamen bağdır. Kalenin içindeki bütün evler, batı tarafında,
Sakız Adası’na ve denize bakan yerlere yapılmıştır. Elli kadar olan bu
evlerin damları toprak örtülüdür. Kalenin dizdarı ve 185 kale muhafızı
erler bu evlerde otururlardı. Dört köşeli kalesi safi taştan yapılmış
çok güzel hoş âbâdır. Kale doğudan batıya doğru uzunca yapılmıştır.
Uzunluğu yokuş aşağı hendek kenarınca 200, eni 150 adımdır.
Kalenin
çepeçevre yüzölçümü 700 adımdır. Üç tarafı derin ve büyük hendektir.
Lâkin batı tarafını teşkil eden kayaları deniz dövdüğü için burada
hendek yoktur. Kalenin kıbleye bakan çok sağlam demir kapısı varoşa
açılır. Kapı önünde hendeğin üstünde zemberekli bir asma köprüsü vardır.
Bu kapıdan sonra içeride bir kat demir kapı daha vardır. İç Kaleye iki
kapıdan girilmiş olur. İkinci kapı kuzeye açılır. Bu kapının üzerinde
Sultan Beyazıt Veli’nin fevkâni camii vardır. Venedik gemileri buraya
gelmiş, kaleyi boş bulmuş ve işgal etmişlerdi. Kalenin demir kapılarını
camiinin altın âlemlerini almışlar ve kaleyi yer yer yıkarak savuşup
gitmişlerdi. Sonra padişahın fermanı ile Ak Mehmet Paşa Sakız Adası
muhafızı iken bu çeşme kalesini tamir etmiş bir ak inci haline
getirmiştir. Bu sırada camiyi esaslı bir şekilde tamir ettirmiş, altın
âlemlerle süslemiştir. Kale kapılarını da 50’şer kantar ağırlığında
yeniden demirden yaptırmıştır. Hendekleri 20’şer arşın derinleştirmek
sureti ile temizlettirmiştir. Kalenin deniz tarafına bakan yerine iki
büyük tabya yaparak her birine balyemez topu yerleştirmiştir.
Mahzenlerini de binlerce kantar siyah barutla doldurmuştur.
Kalenin
kaçan muhafızlarının gelirlerini keserek yeniden muhafızlığa tayin
etmiştir. Kale böylece çok sağlam olmuş, yeniden can bulmuştur. Fakat
cami henüz kiremit örtülüdür. Ama kale inci gibidir. Bembeyaz kuğu gibi
tepeye kurulmuştur. Bir defa kaleye saldırmak isteyen küffarın kapudane
gemisi kaleden atılan bir topla suyun dibine batmıştır. Bundan sonra
küffar gemileri bir daha çeşmeden sulanmaya tövbe etti. Mağlup ve
perişan dönüp gitti. Sonra sömbeki dalgıçları batan düşman gemisinden
birçok para, cephane, iki yatırtma tunç top ve daha başka toplar
çıkardırlar. Bütün toplarla çeşme kalesini zenginleştirdiler. Allah
evvelce düşmanın kaleden aldıklarının on mislini ihsan etmiş oldu.
Çeşme
Kalesinin çok güzel limanı vardır. Bütün büyük Barca ve Karavala
kalyonlar burada yatarlar. Zira bu liman gayet iyi demir tutar. Çok
güzel yatak limandır. Fakat batı ve karayel ve yıldız rüzgârlarından
sakınmak gerektir. Böyle havalarda demir atarken dikkat etmek lazımdır.
Zira limanın ağzı bu üç rüzgâra karşı açıktır. Bu rüzgârlar burasını çok
şiddetli tutar ama hamis rüzgârından çok emindir. Bir mürsel paresi
(gemi) ip ile bir kalyon yatsa korkulmaz.”
Sonraki
yıllarda kaleye bir takım ekler yapılmış, antik yerleşim alanlarından
taşlarla takviye edilmiştir. Çeşme Kalesi günümüzde Kültür ve Turizm
Bakanlığı yönetiminde 1965 yılında müze konumuna getirilmiştir. Müzede
teşhir edilen eserlerin büyük çoğunluğu İstanbul Topkapı Sarayı
Müzesi’nden getirilen ateşli ve kesici silahlardan oluşmaktadır.
Başlangıçta Kale Müze olan bu yapı çevredeki 1964 yılından beri kazısı
devam eden Erythrai (Ildırı) antik kentinden getirilen buluntu ve
kalıntılarla arkeoloji müzesine dönüşmüştür.
Günümüzde
Türkiye’nin Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nden sonra ikinci sualtı
müzesidir. Ayrıca her yıl düzenlenen Uluslararası Çeşme Müzik Yarışması
Çeşme Kalesi’nde yapılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder