Çeşme Evleri
Çeşme
evleri deniz kıyısında, Çeşme Kalesi’nin arkasına doğru uzanan alanda
ve denize karşı sıralanmışlardır. Bu evler XIX. yüzyılın başlarından
günümüze kadar gelebilmiş örneklerdir. Evlerin en başta gelen
özellikleri ön bahçeleri olmayan ve bitişik düzende yapılmış
olmalarıdır. Bu evlerde kapılar doğrudan doğruya önlerinden geçen sokağa
açılmaktadır. Zemin katta sokağa bakan kepenkli pencereleri
bulunmaktadır. Bazı örneklerde de zemin katlara dükkânlar
yerleştirilmiştir.
Çeşme’nin sıcak
bir iklime sahip olmasından ötürü evler dar sokaklar üzerinde
sıralanmış ve böylece sıcağa karşı önlem olarak bu tip bir mimari
uygulanmıştır. Evlerin pek azında yüksek duvarlı, gölgelikli küçük ön
bahçeler veya avlular bulunmaktadır. Bununla beraber bu evlerin
tümündeki ortak özellik arkalarındaki bahçelerdir. Evlerin girişleri ve
avlu kapıları yuvarlak kemerlidir. Bazen de alt kat pencerelerinde
yuvarlak kemerler kullanılmıştır.
Çoğunluğu
iki kat, nadir olarak da üç katlı olan Çeşme evlerinin dükkânlı
olanları merkezdeki çarşıda yoğunlaşmıştır. Bunlarda giriş katının
bütünü dükkân olarak ayrılmış, yanlarındaki veya ortalarındaki kapıdan
içeriye girilmektedir. Bazı evlerde dükkânların yerine çeşmeler
yapılmıştır. Bu çeşmelerin üzerindeki kitabeler ve tarihler evlerin
yapımı ile ilgili bilgiler vermektedir. Ayrıca Hıristiyan mahallelerinde
ise evlerin alınlıklarına birer arma yerleştirilmiş ve bu armalar
üzerine de yapım tarihleri yazılmıştır.
Bazı evlerin alt ve üstü mesken
olarak kullanılmıştır. Bunlar kasaba merkezinin dışında kalan ve
arkadaki tepelerde yapılmış evlerdir. Bu tür evlerin hepsinde de ortak
özellik cephelerinin süslemeli oluşudur. Evlerin üst katlarında
kendilerine özgü cumbalara yer verilmiştir. Bunlar ya evlerin ortasına
ya da içerideki sofanın sonuna yerleştirilmiştir. Burada konsollara
fazla ağırlık vermemek amacı ile daha hafif malzemeler kullanılmıştır.
Köşe başındaki bazı evlerde ise dışarıya doğru 45 derecelik diyagonal
çıkmalar yapılmıştır. Böylece bu çıkmalardan evin dışındaki üç taraf da
rahatlıkla izlenebilmektedir. Bu cumbalar çoğunlukla üçgen alınlıklarla
sona ermektedir. Cumbalar profilli taş konsollara, dökme demirden
çıkmalara ve dövme demirden yapılmış payandalar üzerine oturtulmuştur.
Bununla beraber bazı örneklerde cephe boyunca çıkmaların olduğu evler de
görülmektedir. Özellikle köşe başlarındaki evlerde köşe dönüşleri
yumuşatılmış, bunun için de köşe kırmaları yapılmıştır.
Çeşme
evlerinde havalandırmaya büyük özen gösterilmiş, orta sofanın önü ve
arkası tamamen pencerelidir. Çoğunlukla simetrik olarak yapılan evlerin
bazılarına Sakız Tipi evler de denilmektedir.
Yapılanmada
yumuşak köfeki taşından yararlanılmıştır. Evlerin bütünü taştan olduğu
kadar, alt katları kâgir, üst katları ahşap karkaslı ve bağdadi sıvalı
olanlar da görülmektedir. Bu tür yapıların döşeme kirişleri kalın
ahşaptan ya da demir putrellerden yapılmıştır. Bunların üzerleri ahşap
döşemelerle örtülmüştür. Evlerin giriş katlarında Malta taşından veya
desenli karolardan avlular bulunmaktadır. Dış yüzeylerin çoğu sıvanmamış
ve böylece taş işçiliğinin en güzel örnekleri burada sergilenmiştir.
Bunun yanı sıra cepheleri sıvalı, kireç badanalı ve sarı ile yeşil
renklerle boyanmış evler de görülmektedir. Genellikle de kapı ve pencere
kenarlarının çivit rengi maviye boyanması da adet olmuştur. Bunun da
nedeni halkın mavi boyalı yerlerden sivrisineklerin geçmediğine
inanmalarıdır.
Cephede süslemelere
geniş yer verilmiştir. Özellikle dar saçaklar, cumbalar, çeşitli çinko
saç ve ahşap bordürlerle çevrelenmiştir. Bunların yanı sıra kabartma
sıva ve kalem işi süslemelerine de yer verilmiştir. Ayrıca dövme
demirden parmaklıklar, alçı tepe pencereleri, pencere üzerlerindeki ince
taş plakalardan oluşmuş küçük gölgelikler ve saçaklar da Çeşme
evlerinin başlıca özelliğidir.
Çeşme’nin
Alaçatı Nahiyesi’ndeki evler de orijinal şekillerini koruyarak günümüze
gelebilmiştir. Alaçatı evleri yöredeki diğer ilginç yapılanmayı
göstermektedir. Günümüzde Çeşme’de görülemeyen mimari özellikler burada
daha az bozulmuş olarak karşımıza çıkmaktadır. Alaçatı’nın en başta
gelen özelliği de buradaki tepe üzerinde sıralanmış Yel Değirmenleridir.
Günümüzde bu yel değirmenleri restore edilerek park içerisinde koruma
altına alınmışlardır. Moloz ve kesme taştan, yuvarlak gövdeli olarak
yapılan bu değirmenlerin içerisine yuvarlak kemerli bir kapıdan
girilmektedir. Üzerleri de konik bir çatı ile örtülmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder