Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

5 Ocak 2013 Cumartesi

İzmir İli Tarihi Eserleri 15

Kurtuluş Savaşı öncesinde burada yaşayan insanların çoğu bağcılık ve şarapçılıkla geçinen Rumlardı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra mübadele sırasında buradaki halk Yunanistan’a gönderilmiş, Selanik ve çevresinden gelen Türk halkı da buraya yerleştirilmiştir. İzmir Valisi Kazım Dirik bu mübadeleden sonra burayı ziyarete gelmiş, köyün muallimi Suat Bey’in yazıp bestelediği marş ile karşılanmış, buna duygulanan vali köyün ismini Şirince olarak değiştirmiştir.
Ünlü Yunan yazarı Dido Sotiriu da “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” isimli kitabında Şirince’den ve buradaki yaşantıdan uzun uzun söz etmiştir.
Şirince’de günümüze gelebilen yapılar XIX. yüzyıla tarihlendirilmektedir. XX. yüzyılın ilk yarısında da bunlara yenileri eklenmiştir. Günümüzde yeni yapılanmalar yok denilecek kadar azdır. Yerleşim topografyaya uygun olarak yamaçlara yayılmıştır. Köyün batısında İstiklâl, doğusunda da İstihlas mahalleleri bulunmaktadır.
Oldukça geniş bir araziye, yamaca yayılan bu tarihi doku dar sokaklar, Arnavut kaldırımlar ve merdivenlerin çevresinde kurulmuştur. Evler çoğunlukla iki katlı olup, alt katları moloz taştan, üst katlar da hımış tekniğinde, kâgir olarak yapılmıştır. Dolgu malzemesi olarak kerpiç ve tuğlaya yer verilmiştir. Evler pencereler ve cumbalarla dışa yöneliktir. Balkonlar çekmeler üzerine oturtulmuştur.
Şirince evlerinde bodrum katlar mutfak, depo ve kiler olarak kullanılmıştır. Üst katlarda sofanın çevresinde iki veya üçlü odalardan oluşmaktadır. Bunlardan caddeye bakan oda başoda olup, en geniş olanıdır. Üzerleri alaturka kiremitle kaplı çatılarla örtülüdür. Evlerin bazılarında pencere kenarlarında, saçaklarda ve tavanlarda bezemelere rastlanmaktadır. Pencere kenarları ve saçaklarda çeşitli resimler ve kuş motifleri bulunmaktadır. Kapılarda maden işçiliğinin en güzel örneklerinden olan, başta Meryem Ana’nın eli olmak üzere çeşitli kapı tokmağı örnekleri dikkati çekmektedir.
Şirince’de günümüze gelebilen evlerden en önemlileri kâgir bir yapı olan Doktorun Evi ile yanındaki Hastane binasıdır. Günümüzde bu evlerin bazıları pansiyona dönüştürülmüş, çarşısı turistik amaçlı olarak yeniden düzenlenmiştir.

Birgi Evleri (Ödemiş)
Ödemiş’in Birgi bucağında günümüze gelebilen sivil mimari örnekleri bulunmaktadır. XV. yüzyılda Gazi Sasa Bey tarafından Bizans’tan alınan, önce Menteşeoğullarının sonra da Aydınoğullarının egemenliğine giren Birgi bu beyliklerin merkezi konumuna gelmiştir. Bu nedenle de Selçuklu mimarisini yansıtan, Aydınoğlu Mehmet Bey Camisi ve Türbesi başta olmak üzere yapılar burada bulunmaktadır. XVI. yüzyılda Osmanlının büyük ilim âlimlerinden Birgivi Mehmet Efendi’nin burada yaşamış olması kentin bilim, eğitim ve kültür yönünden bir merkez olmasını sağlamıştır.
Osmanlı dönemindeki kültürel bir merkez oluşu Birgi’nin mimarisini etkilemiştir. Ayrıca iklim koşullarının yumuşaklığı ve tarımsal yönetim ile yapılanmaya uygun topografya da mimariyi biçimlendirmiştir. Birgi XV.-XVII. yüzyıllarda kültürel alanda çok gelişmiş ancak, XVII. yüzyıldan sonra önemini yitirmeye başlamıştır. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Aydın Sancağına bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve savaş sonrasında da Yunanlılar tarafından tahrip edilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise büyük bir gelişim göstermemiştir. Bununla beraber Birgi’de Çakırağa, Sandıkoğlu ve Kerimağa konakları gibi büyük konutların yanı sıra sivil mimariyi yansıtan örnekler günümüze gelebilmiştir.
Birgi sivil mimarisi de yöredeki malzeme ile bağlantılıdır. Yakın çevreden kolayca elde edilebilen taş ve ahşap yapılarda kullanılmıştır. Ayrıca çatı örtüsünde kullanılan alaturka kiremidin yapımı için de elverişli olan killi toprak çevrede bulunmaktadır.
Sivil mimari örnekleri Birgi Deresi’nin doğu ve batısındaki yamaçlara yayılmıştır. Buralardaki eski mahalleler köprülerle birbirine bağlanmıştır. Doğu yamacının kuzeyinde bulunan Cami-i Kebir Mahallesi son derece gelişmiş sokakları ile Osmanlı kent dokusunun karakteristik örneklerini günümüze yansıtmıştır. Bu mahalle içerisinde çıkmaz sokaklar, dar sokakların çevresinde yüksek duvarlarla birbirlerinden ayrılan evlerde dış sofalı planlar yaygın olarak kullanılmıştır. Buradaki yapıların zemin katları taş, üst katları ise ahşaptan yapılmıştır. Zemin katlar pahlı köşeleri olan sağır duvarlardır. Evlere giriş iki kanatlı ve geniş ahşap kapılardandır. Evlerin alt katları ahşap hatıllı, yığma taş duvarlardan yapılmış, üst katlar ise tamamen hımış dolgulu ahşap karkastır.
Evlerin asıl plan şemaları üst katlarda görülmektedir. Üzeri örtülü veya açık olan sofanın bir, iki ve bazen de üç yönünde odalar sıralanmıştır. Bu odalara ana sofadan veya büyük evlerde ise yan sofalardan girilmektedir. Üst katlar çıkmalar, sofalar ve dışa yönelik kafesli pencereler ve bunların üzerini örten geniş saçaklı çatılarla dikkati çekmektedir. Türk evlerinin tipik örnekleri bu evlerde karşımıza çıkmaktadır.
Birgi’nin batı yamacındaki Kurtgazi Mahallesi eğimli ve dik sokaklardan oluşmuştur. Buradaki evler de diğer mahallelerdeki evlerle hemen hemen aynı plan düzenindedir. Kurtuluş Savaşı sonrasında yanan ve yeniden düzenlenen şehrin güney kesimindeki Cumhuriyet Mahallesi’nde yapılan evler geometrik plan düzeni ile diğer bölgelerden ayrılmaktadır. Bu bölgede daha mütevazı ve diğerlerinden farklı yapılar bulunmaktadır. Bununla beraber evlerin yapımında taş zemin katları ve ahşap malzemeler diğer bölgelerdeki evlerde olduğu gibi aynen kullanılmıştır.
Birgi’de günümüze gelebilen evlerden en tanınmışı XVIII. yüzyılın sonunda yapılmış olan Çakırağa Konağı’dır. Kendine özgü bir yapı olan bu konak üç katlı olup, iki yanı sokağa, bir yanı da bahçeye bakmaktadır. Evin yer katında mutfak, kiler, ambar ve ahır bölümleri bulunmaktadır. Taşlık biçiminde düzenlenen bu kat aynı zamanda bahçe ile bağlantılıdır. Giriş kapısının karşısındaki dik basamaklarla bir ara katına çıkılmaktadır. Buradaki alçak tavanlı odaların kış aylarında kullanıldığı sanılmaktadır. Ara kat sofasından bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Bu katta boydan boya uzanan sofanın bir yanında iki büyük oda, bahçe yönünde de dışarıya çıkıntılı iki küçük oda bulunmaktadır. Odalar birbirlerine bitişik olmayıp, aralarına eyvanlar yerleştirilmiştir. Duvarları moloz taş, kerpiç, üst katlar ağaç çatkılı olup, sıva üzerine kalem işleri yapılmıştır. Bu kalem işleri konağın en belirgin özellikleridir. Burada barok ve ampir üslupta kitabeler, madalyonlar, çiçekli saksılardan oluşan motifler tekrarlanmıştır. Sofanın duvarları, pencere üzerleri raflarla doldurulmuştur. Tavan süslemeleri ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini sergilemektedir. Buradaki tavanlarda çarkıfelek, göbekler ve geometrik motifler bütün yüzeyi doldurmuştur.
Birgi evleri kentsel koruma kapsamı içerisine alınmıştır. Sit alanı olarak ilan edilen bu bölgede ÇEKÜL Vakfı da çalışmalar yapmakta ve korumaya yönelik yeni arayışlar içerisindedir. ÇEKÜL Vakfı, İzmir Valiliği, Birgi Belediyesi ve Mimar Sinan Üniversitesi iş birliğiyle Küçük Menderes Havzası içerisinde Birgi beldesinin kaybolmakta olan doğal ve kültürel zenginliğini koruma çalışmalarını 1997 yılından beri sürdürmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız