Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

3 Temmuz 2013 Çarşamba

İzmir Spor Kulübü 3

BEKLE .. BEKLE AVRUPA , FIRTINA BUCASPOR GELİYOR...


Göztepe Spor Kulübü

Adres : Göztepe Spor Kulübü
Mithatpaşa Cad. 1170
Güzelyalı / İZMİR
Web Adres : www.goztepe.org.tr
Telefon : 0232 247 36 16
Faks : 0232 247 36 16



İzmir Spor Kulübü
Adres : 490 Sok. No:2
Bahçelievler / İzmir
Web Adres : www.izmirspor.com
Telefon : 0232 227 65 40
0232 227 41 05
Faks : 0232 227 78 54

BUGÜNKÜ adıyla İzmirspor Kulübü, 1923 yılında Eşrefpaşa semtinin ileri gelenleri tarafından, turuncu-siyah renklerle “Altınay” adıyla kuruldu. Altınay’ın, Sakarya Kulübü ile girdiği rekabet, bir süre sonra sertleşince camianın ileri gelenleri, bu iki kulübü tek çatı altında birleştirmeye karar verdi. Ve 28 Kasım 1930’da Altınay ile Sakarya, İZMİRSPOR adıyla birleşti.

Kulübün resmi renkleri ise “mavi-beyaz” olarak tescil edildi. Ancak bu renkler, Fahrettin Altay Paşa’nın isteği üzerine daha sonra “lacivert-beyaz” olarak değiştirilmiştir.

İzmirspor adıyla yapılan ilk resmi maç, 23 Ocak.1931’de Alsancak Stadı'nda Türkspor ile oynandı ve İzmirspor bu maçı 5-0 kazandı. 1937 yılında diğer İzmir kulüpleri arasında güçlenen “birleşme” fikrine razı olan İzmirspor, Göztepe ile “Doğanspor” adı altında birleşti. Ancak bu rüzgar kısa sürdü ve sezon sonunda takımlar ayrıldı. İzmirspor, kısa bir bir süre “Ateşspor” adıyla faaliyetlerini devam ettirip eski adına geri döndü. İzmirspor, Türkiye Birinci Ligi’nde resmi maç oynayan ilk kulüptür. Lacivert-beyazlılar, 21 Şubat 1959 tarihinde oynanan bu maçı 2-1 kazanırken, Özcan Altuğ, ligin ilk resmi golünü atan futbolcu olarak da tarih sayfalarındaki yerini almıştır. Birinci Lig’de 9 sezon mücadele eden İzmirspor’da Metin Oktay, Tarık Gencay, Seyfi Talay, Sami Özok ve B.Mustafa gibi unutulmaz oyuncular yetişmiştir. Metin Oktay, İzmirspor ve Galatasaray formalarıyla ligde tam 217 gol atarak kırılması güç bir rekora ulaşmıştır.

1975 yılında İnciraltı’ndaki araziyi satın alan İzmirspor, inşa ettiği tesislerde bugün binlerce sporcu yetiştirmektedir. İzmirspor’un, 1978’de kurulan spor okullarında ise iki binin üzerinde genç eğitim görmektedir. Tüm bunlar, İzmirspor’un Türk futbolunda üstlendiği “yetiştiricilik” misyonunun bir ürünüdür. Bugün Türkiye liglerinde İzmirspor alt yapısından yetişmiş yüzlerce futbolcu vardır ve her transfer döneminde İzmirspor, Türk futbolunun en büyük vitrini olmaktadır.
LİG MÜCADELERİ:
Süper Lig: 1958-1967, 1968-1969
1.Lig: 1967-1968, 1969-1972, 1980-1988, 1989-1993, 1998-2004
2.Lig: 1972-1980, 1988-1989, 1993-1998, 2004-2008
3.Lig: 2008-2010
Karşıyaka Spor Kulübü

Adres : 4Yalı Cad. 396
Karşıyaka / İZMİR
35530
Web Adres : www.ksk.org.tr
Telefon : 0232 368 69 95
Faks : 0232 323 59 00





Zirve Dağcılık Kulübü

Adres : Kibris sehitleri cad can yucel sokak no:2/2 Alsancak
Web Adres : http://www.zirvedagcilik.net/
Telefon : 0 532 777 07 92
Faks :

İzmir Spor Kulübü 2

Bucaspor Kulübü

Adres : Özmen Caddesi No: 73
Buca-İZMİR
Web Adres : www.bucaspor.org.tr
Telefon : 0232 442 25 67 - 68
Faks : 0232 440 79 08
BUCASPOR KULÜBÜ TARİHÇESİ

Cumhuriyet'le birlikte çakan
bir kıvılcımız biz...
Yüreklerdeki spor sevgisini tutuşturan...
82 yaşında dev bir çınarız.
Güçlü... Köklü...İlkeli...Kararlı...
CUMHURİYET'in kurulmasıyla birlikte ülkemizin dört bir yanında çakan futbol kıvılcımları, kısa süre sonra Buca'da yaşayan gençlerin de kalbini tutuşturdu. Aradan geçen 5 yıl gibi kısa bir sürede yapılanmasını tamamlayarak hedeflerini belirleyen Bucalı gençler, Süleyman Atakan, Bekir Eromat, Niyazi Gökgönül, Hasan Yalçınkaya ve Niyazi Aktaş tarafından , Karşıyaka (1912), Altay (1914), Altınordu (1923) ve Göztepe'den (1925) sonra, Bucaspor 1928 yılında İzmir'in 5. spor kulübü olarak kuruldu.

O yıllarda asıl adı Buca İdmanyurdu olan Bucaspor'un ilk başkanlığını, dönemin Belediye Reisi Muzaffer Ersezgin üstlenmiştir.

Kulübün o tarihteki renkleri de bugünkü gibi sarı ve laciverttir. Bu renklerin yanına, eski başkanlarımızdan Yusuf Muhafız'ın döneminde eklenen "kırmızı" ise, daha sonra genel kurul kararıyla iptal edilmiştir. 1928'den 1984'e kadar 56 yıl boyunca futbolun yanı sıra güreş, masa tenisi, atletizm gibi çeşitli spor branşlarında da faaliyet göstererek , daima ilçede sporun gelişmesinde öncülük yapmış ve ilçeye kök salmıştır .

Türkiye Profesyonel Üçüncü Ligi'nin kurulduğu 1984 yılında, Federasyon'a son başvuru tarihine iki gün kala Akın Göksu ve İsmet Çiftçi'nin girişimi ve Buca’nın yetiştirmiş olduğu değerli insanlardan sayın Işılay Saygın hanımefend'nin özel çabalarıyla, İsmet Çiftçi ve S.Mehmet Özkan'ın son günde verdiği banka teminat mektuplarıyla Türkiye Profesyonel Futbol Üçüncü Ligi'ne katılmıştır .

İsmet Çiftçi başkanlığındaki Cemil Şeboy, Akın Göksu, Şükrü Kayagüney, Salih Büyükdemirel, Tarık Vardar, Mümin Günduru, Ertan Erdek ve S.Mehmet Özkan'dan oluşan yönetimiyle profesyonelliğe geçiş yapan Bucaspor, burada geçirdiği 6 yılda bir taraftan futbol okulları açıp geleceğe yatırım yapmış, diğer taraftan profesyonel bir kulüp olmanın tüm gereklerini yerine getirmiştir. Binali Sarıçam, bu dönemde 2 sezon başkanlık yapan ve önemli katkı sağlayan isimlerin başında gelir.

Akın Göksu'nun Başkan, S.Mehmet Özkan'ın Profesyonel Şube Sorumluluğu'nda Bucaspor 6 Mayıs 1990 tarihinde Edremitspor'u deplasmanda 1-0 yenerek, tarihinde ilk kez 2. Lig'e yükselmeyi başarmıştır. İkinci Lig'deki ilk sezonuna, Teknik Direktör Erkan Velioğlu yönetiminde, sezona 5'te 5 yaparak giren Bucaspor, yakaladığı bu büyük çıkışla "Fırtına" lakabını da almıştır.

1990-1994 yıllarında Belediye Başkanı Ertan Erdek'in katkıları, Soner Duran ve Eser Cihan'ın başkanlık dönemleri ve bu dönemde öne çıkan Veli Velioğlu ve Ali Timur gibi yöneticilerin katkıları önemlidir.

1995 yılında Şükrü Kayagüney'in başkan, S.Mehmet Özkan'ın Profesyonel Şube Sorumluluğu'nda ve 1997 yılında S.Mehmet Özkan'ın başkan, Adnan Dolma'nın Profesyonel Şube Sorumluluğu'nda olmak üzere iki kez Ekstra Play-Off'larda Süper Lig'in kapısından dönen Bucaspor, tarihinde hiç küme düşme acısı yaşamamıştır.

1994 ile 2009 yılları arasında 15 yıl ilçenin belediye başkanlık görevini yürüten Cemil Şeboy, Bucaspor tarihinde iki defa başkanlık yapmış ve Bucaspor'un gelişmesinde her zaman destek olarak, 1996 yılında şimdiki Bucaspor Tesisleri'nin bulunduğu arazide tesisleşme hamlesini başlatmıştır.

1997 sezon sonunda kendi isteğiyle başkanlığı bırakarak, altyapı ve tesisleşme işlerinin başına geçen S.Mehmet Özkan, kulüp başkanlığına geçen Adnan Dolma ile birlikte, iki yıl içersinde şimdiki Bucaspor Tesisleri’nin kuruluşuna ve B Genç Türkiye Şampiyonu olan bir takım yaratılmasına öncü olmuştur.

1999 ile 2005 yılları arasında, en uzun dönem başkanlık yapan Yusuf Muhafız döneminde de üçüncü çim saha ve profesyonel takım binası tamamlanmış ve kulüp önündeki toprak sahaya 5 adet suni çim halı saha yapılmıştır. Bu dönemde, bir Bucalı olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın da Bucaspor'a önemli katkıları olmuştur.

2005 yılında Ufuk Akgün'ün başkanlığında, takım ilk defa direkt olarak Play-Off grubunda oynamaya hak kazanmıştır.

2006-2007 ile 2007-2008 sezonları, tekrar İsmet Çiftçi'nin başkanlık yıllarıdır. Bucaspor 2007 yılında Türkiye kupasında iki tur atlayarak gruplara kalma başarısı göstermiş ve Süper Lig takımları ile başa baş maçlar oynamıştır.

Başkan İsmet Çiftçi, Belediye Başkanı Cemil Şeboy ve sarı-lacivertli camianın ısrarlarıyla S.Mehmet Özkan, 2007 yılbaşından itibaren tekrar yuvaya dönerek, Türkiye'nin en büyük altyapı organizasyonu olan Bucaspor Futbol Akademisi'ni kurmuştur. Akadem'nin kuruluşunda ve yönetiminde ikinci isim olarak Adem Turgut'un katkıları çok önemlidir. Bucaspor Futbol Akademisi kurulduğu yıldan itibaren, değişik yaş gruplarında, Türkiye çapında üçüncülük, ikincilik ve şampiyonluklar almış, genç milli takımlarda Bucasporlu gençler yer almaya başlamıştır.

Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy, son döneminde 6.100 kişilik yeni Buca Arena Stadı'nı yaptırarak, Bucaspor'un maçlarını gerçek bir stat havasında oynamasına olanak sağlamış ve ateşli taraftarıyla "Fırtına Bucaspor"mücadele ettiği liglerde esmeye başlamıştır .

Böylece en önemli sportif başarılar, her kulübe nasip olmayacak şekilde arka arkaya yaşanmıştır.

Şeref Üstündağ başkanlığında 2008-2009 sezonunda 2.Lig Şampiyonluğu yaşayan Bucaspor, 2009-2010 sezonunda da Dr.Mehmet Bektur başkanlığında Bank Asya 1. Lig'de mücadele ettiği ilk yılında mütevazi bütçe ve kadrosuyla sezonu ikinci tamamlayarak, tarihinde ilk kez adını Spor-Toto Süper Ligi'ne yazdırmayı başarmıştır .

Buca Belediye Başkanları her dönemde Bucaspor'a destek olmuşlar ve onursal başkanlık yapmışlardır. Yaşanan bu şampiyonluk yıllarında da Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın önemli katkıları olmuştur. 19 yıl aralıksız kulüp müdürlüğü görevini yapan Fevzi Karagöz ile 12 yıldır tesisler amirliği görevini yürüten Necati Çoban'ın kulübümüze verdiği emekleri de hatırlamakta yarar vardır .

İsmini taşıdığı ilçesinin tanıtımına en önemli katkıyı sağlayan, yurt içi ve yurt dışında yaşayan tüm Bucalıların göğsünü kabartan, yediden yetmişe tüm futbolseverlerin haklı takdirini kazanan, herkese Buca’nın haritadaki yerini öğreten Bucasporumuz'un başarıları daim olsun, sonsuza dek yaşasın, yaşatılsın...

Bucasporumuz'un kuruluşundan, Türkiye'nin ilk 18 kulübünden biri olmasına kadar geçen 82 yıllık süreçte aklını veren, zamanını veren, parasını veren ve emeğini veren, katkı sağlayan tüm insanlarımıza duamız; Ebediyete intikal edenlerin mekanı Cennet olsun, Allah rahmet eylesin... Yaşayanların ise bu dünyada sırtı yere gelmesin .

İzmir Spor Kulübü 1

İZMİR SPOR
İZMİR İLİ SPOR TAKIMLARI
İZMİRDE SPOR

Altay Spor Kulübü

Adres : Vali Kutlu Aktaş Tesisleri
690 Sk. No: 8
Gaziemir-İZMİR
Web Adres : www.altay.org.tr
Telefon : 0232 252 33 43 pbx
Faks : 0232 252 33 23
İKİNCİ Meşrutiyet (1908)'e kadar Türkiye'de spor yapmak hem padişah yönetiminin baskısı, hem de muhafazakarların tutumu nedeniyle hemen hemen olanaksız gibiydi. Spor yapanlar o dönemde pederşahi bir zihniyetle ayıplanırdı. Türkiye' de modern beden eğitimi öncüsü Selim Sırrı Tarcan, 1919 yılında sporu geliştirmek amacıyla bir salon açmak için İzmir'e geldi. Onun bu girişimi “Sarıklılar” olarak tabir edilen aşırı muhafazakarlar tarafından engellendi. Selim Sırrı Tarcan, salon açamamasına rağmen, o dönemde Vali Rahmi Bey, Necati Bey ve Vasıf Çınar Bey’le görüştü. Tarcan'ın spor sevgisi aşısı sonucu Rum ve Ermeniler ile diğer azınlığın da etkinliği nedeniyle artık Türk gençleri spor yapma gereğini duymaya başladı. Türkiye'de futbol ilk kez Rum, Ermeni, İngiliz ve İtalyanlar tarafından 1898 yılında oynandı. 1905 yılında ise Amerikan Koleji’nde eğitim gören Talat Erboy, orada okuyan iki arkadaşı Şerif Remzi Reyent ve Sabri Süleymanoviç’i de yanına alarak yabancı öğrencilerle birlikte futbol oynamaya başladı.
Ne yazık ki bu üç Türk genci, İstibdat Devri’nin karanlık günlerinde Kamil Paşa’nın baskısı sonucu Amerikan Kolejinden çıkarılırken, Talat Erboy eğitimini tamamlamak üzere İngitere’ye gönderildi. 2 yıl İngiltere'de kalan Erboy, futbolun beşiği sayılan İngiltere’de futbolunu geliştirdi.
İlk Türk futbolcuları:
Aynı tarihlerde Adnan Menderes'in eniştesi Nejat Evliyazade de futbol oynuyordu. Eğitim için yurtdışına giden Evliyazade, Belçika'da futbol oynayan ilk Türk futbolcusu oldu.Belgesel kayıtlara göre 1905 yılında futbola başlayan Talat Erboy, Sabri Süleymanoviç, Şerif Remzi Reyent ve Nejat Evliyazade ilk Türk futbolcularıdır. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet ilan edilince İstibdat Dönemi de sona erdi ve Türk gençleri artık futbol oynamaya başladı. 1908 yılından sonra futbol, Türk okullarına da girdi. Sultani Mektebi’nde okuyan öğrenciler, Okul Müdürü Şükrü Saraçoğlu, Müdür Yardımcısı Baha Esat Tekant'ın daha sonra da Şark İdadisi’nde Necati Bey ile Vasıf Çınar'ın desteğiyle futbol gelişmeye başladı.15-16 yaşlarında olan Talat Erboy, Nejat Evliyazade, Sabri Süleymanoviç, Kemal Tahsin Soydam, Hasan Tahsin Soydam, Şimendiferci lakabıyla anılan Rıfat İyison, Mazlum Bey ve Hüsnü Bey ile Çakır Kemal Bey de futbolcu olarak spor tarihine isimlerini yazdırdılar.Türkiye'de ilk futbol tüzüğünü İngilizce den tercüme edenler Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü'nü yapan Baha Esat Tekant, Talat Erboy ve Nejat Evliyazade oldular.İşte tüm bunlar yaşanırken 1913 yılı sonunda İzmir'e gelen Celal Bayar, spor yapan Altaylı gençleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katmak ve 1914 yılının 16 Ocak tarihinde Altay fiilen kuruldu. Celal Bayar, o dönem Şark İdadisi’nde faaliyet gösteren Altay'ın kuruluşu için para yardımında da bulunarak Altay’ın güçlenmesini sağladı. Kulübümüzün kurucuları Mustafa Necati Bey, Vasıf Çınar Bey, Şükrü Saraçoğlu Bey, Baha Esat Tekand Bey, Talat Erboy Bey, Esat Çınar Bey, Nejat Evliyazade Bey, Hüsnü Uğural Bey, Muharrir Rauf Nezih Bey, Şimendiferci Rıfat İyison Bey, Dr.Kemal Tahsin Soydam Bey, Enver Esat tekand Bey, Tayyareci Mazlum bey, Kemal Çakırel Bey, Nuri Sıtkı Erboy Bey, Dr.Fikret Tahsin Soydam Bey, Mazlum Öksüz Bey, Tüccar Süreyya Bey, Çiftçi Necati Bey, Fethi Özalp Bey, Sıhhıyeci Kemal İstanbullu Bey ve Halil Zeki Osma Bey’dir.

Altınordu Spor Kulübü

Adres : Akçay Caddesi No: 58
Gaziemir-İZMİR
Web Adres : www.altinordu.org.tr
Telefon : 0232 253 64 92
0232 253 76 65
Faks : 0232 237 23 91

13 Haziran 2013 Perşembe

İzmir İli Yemekleri 12

ZEYTİNYAĞLI TAZE FASULYE
Ince doğranmış bir adet kuru soğan yarım su bardağı kadar zeytinyağında biraz öldürülür, üzerine ayıklanmış doğranmış taze fasulyeler ilave edilir, biraz kavrulur, üzerine bolca rendelenmiş domates, tuz, biraz şeker ilave edilir.Daha sonra yeteri kadar sıcak su ilave edilip, kısık ateşte pişirilir.Tencerede soğutulup, servis yapılır.


TELKADAYIF
Türkiye ‘ nin hemen her yöresinde çok lezzetli yapılan besin değeri çok yüksek olan telkadayıf İzmir ‘ de de çok sevilen tatlıların başında gelir.Eritilmiş margarin ve tereyağı karışımı telkadayıflara iyice yedirilir.Yağlanmış tepsiye serilir, üzerine bolca dövülmüş ceviz dökülür, tekrar yağlanmış kadayıf serpilip, bastırılır.Orta hararetli fırında pembe renkli pişirilir.Biraz ılıyınca üzerine soğuk şurup dökülür.Arzu edilirse, üzerine bir parça kaymak koyup, servis yapılır.

KAYMAKLI DONDURMA
Yazları çok sıcak olan İzmir ‘ de güneş körfezde batarken, dondurma yemek bir alışkanlıktır.İzmir ‘ in kaymaklı dondurması nefis lezzetiyle hem serinlik hem de sıcak nedeniyle gün boyunca vücudun harcadığı enerjiyi geri verir.Süt, şeker, ve salep bir tencerede pişirilip, kavrularak, soğutulur.Buzdolabının buzluğunda ve ara sıra karıştırarak, iyice donması sağlanır, fıstıklarla süslenerek, servis yapılır.

İzmir İli Yemekleri 11

GERDAN TATLISI
Kurban Bayramlarında özellikle kurban etinden yapılan baharatlı bir et tatlısıdır.Kurbanın boyun kısmı önce çok az bir tuzla haşlanır.Sonra pişmiş et lifleri didiklenerek, kemiklerden ayrılır.Üzerine et suyu, şeker, tarçın, karanfil gibi baharatlar atılarak, ağdalı bir hal alıncaya kadar pişirilir.Pişmeden biraz önce içine kayısı ve kara erik kurusu ile kavrulmuş badem veya çam fıstığı ilave edilir, yemek üzerine sıcak olarak yenir.

RADİKA SALATASI
Yabani bir ot olan radika, İzmir ve çevresinde şifalı bir yiyecek olarak kabul edilmektedir.Pek çok çeşitleri olan bu ot cinsinin, temizce yıkanmış, bol su ile haşlanmış, üzerine bol limon ve zeytinyağı ilave edilmiş salatası servis yapılır.

İzmir İli Yemekleri 10

TARHANA ÇORBASI
Yaz mevsiminin sonuna doğru un, yoğurt, bol domates, kırmızı biber, İzmir ‘ e özgü yabani otlar önce kazanlarda pişirilir, daha sonra ekşimeye bırakılır, kurutulur, el ile ovularak, un haline getirilen tarhanalar, iyice kurutulup, kışa saklanır.Soğuk kış günlerinde et suyu ile pişirilip, kızarmış ekmekle sıcak sıcak servis yapılır.Tarhana çok lezzetli, besin değeri yüksek yöresel bir çorbadır.




KEŞKEK
Özellikle düğün ve bayram yemeği olarak bilinir.Taş dibeklerde döğülerek kabuğu çıkarılmış yumuşak buğdayın, koyun etiyle büyük kazanlarda ve bol odun ateşinde iyice pişirilmesiyle oluşan keşkek, düğünlerde misafirlere ikram edilir.Kalaylı bakır sahanlarda ikram edilen keşkeğin üstüne salçalı ve kırmızı biberli tereyağı dökmekte adettir.


ZERDE
Keşkek gibi özel günlerin yemeğidir.Tatlı olarak sofraya en son getirilir.Nişasta, pirinç ve şekerden yapılıp, üzerine tarçın ilave edilir.


SURA
Özellikle Kurban Bayramından sonra yapılan bir yemektir.Kurban etinin kaburga kemiklerinin bulunduğu bölüm kesilerek, büyük et parçası çıkarılır.Kaburga kemikleriyle et kısmının arası tuz ve baharatla oğulduktan sonra, iç pilavla doldurulur. Doldurulan kısmın etrafı pişerken pirinçler dağılıp dökülmesin diye yorgan iğnesiyle dikilir.Kuzu tenceresi denilen büyük bakır tencerede pişirilir.Daha sonra bir tepsiye alınarak, üzeri salçala tereyağ ile yağlandıktan sonra, fırına sürülür.Pembeleşinceye kadar kızartılır.Sıcak olarak servis yapılır.


İZMİR KÖFTESİ
Et iyice döğüldükten sonra soğan suyu, tuz , karabiber ve diğer baharatlar, ekmek içi ve yumurta ile yoğrulur.Köfte şekil verilerek, yağda kızartılır.Üzerine domates konularak pişirilir.Sıcak servis yapılır.

PAPAZ YAHNİSİ
Dana eti doğranarak toprak bir tencereye konur.İçine soğan, sekiz-on tane bütün sarmısak, tuz, biber, kimyon ve sirke ilave edilir.Hiç su konulmadan tencerenin kapağı buhar çıkmayacak şekilde sıkıca kapatılarak, pişirilir.


MÜCMERİ
Kıyma ve soğan yoğrulur.Haşlanmış pirinç ile karıştırılıp, ovulur.Macun haline gelince yumurta, maydonoz ve tuz ilave edilir.Üstü örtülüp bir süre dinlendirildikten sonra, yağda kızartılır.


PİRİNÇLİ DOMATES ÇORBA
Domates rendelenir, tereyağında biraz pişirilir.Birkaç domatese bir çorba kaşığı tereyağ yeterlidir.Et suyunu koyup, kaynattıktan sonra, içine biraz tuz atıp, pirinç salınır.Fındık büyüklüğündeki köfteler, tepsiye serpilen una bulanır, daha sonra kaynayan pirinç suyunun içine salınır ve pişirilir.


KOL BÖREĞİ
Alt üst böreği hamuru ile olur.İstenildiği kadar beze tutulur.Açılır ikiye katlanır, peynirli veya kıymalı iç konur.İzmir ‘ de genellikle ıspanaklı yapılır.Ispanak kavrulursa ağır olur.Temiz yıkanıp, doğranan ıspanaklara ince doğranan bir soğan, tuz, karabiber karıştırılıp, böreğin içine katılır, rulo şeklinde sarılır.Sonra tepsiye sıralanıp, kesilir.Üzerine bol zeytinyağı sürülüp, fırına verilir.Pişince üzerine tepsi kapatılır.

İzmir İli Yemekleri 9

KUZU ETLĠ TANDIR

Özellikle Tire' de o meşhur Kuzu tandırı ya da diğer adı ile "tak tak kebabının” en
lezzetlisini bulmanız mümkündür. Merkezde küçücük bir yerde bu müthiş lezzeti
tatmak için sabah saat 05.00-06.00 civarında telefonla arayıp ne kadar yiyecekseniz
ayırtmanız gerekmektedir. Çünkü saat 09.00 da bitmiş oluyor neredeyse. Tabii
Tire’ye gitmişken özel koyun yoğurdu, çamur peyniri ve sucuğunu da almak yerinde
olacaktır. Kuzu tandırın gerçeği etin odun ateşinde fırında pişirilmesidir. Fakat
günümüzde bu çok mümkün olmadığında evlerimizde de her ne kadar tam o tadı
vermese de fırın poşetlerinde ya da düdüklü tencerede bunu yapabiliriz.
Malzemeler:
 1 adet kuzu kol (5-6 parçaya ayrılmış)
 2-3 baş kuru soğan
 2 diş sarımsak
 Tuz, karabiber
 Arzuya göre kekik
 3 yemek kaşığı zeytinyağı
 Birkaç defneyaprağı
HazırlanıĢı:
Soğanları irice halka şeklinde doğrayın. Sarımsakları da doğrayın. Eti bütün
marine malzemeleriyle karıştırıp en az 1-1,5 saat (en iyisi 1 gece) marine edin.
Ertesi gün bu karışımı fırın poşetine yerleştirip poşetin ağzını bağlama teliyle hiç
hava almayacak şekilde sıkıca bağlayın. (poşetin üzerine kürdanla birkaç delik
açın.)Poşeti tepsiye koyup 200C fırında 2-2,5 saat pişirin. Etin yumuşak olması
için yağlarını çok fazla temizlemeyin, hafif yağlı olsun.
Not: Eğer düdüklü tencerede yapılacaksa kuzu budu kemikli olarak balık tuzlar gibi
tuzlayıp birkaç yerine tane karabiber gömüp hiç su koymadan düdüklüye koyup
düdüğünü kapatmadan ve en kısık ateşte 5 saate yakın pişirin. Afiyet olsun.
TĠRE KÖFTE
Malzemeler:
½ kg dana kıyma ( döş etinden çekilmiş)
Tuz
Sos için:
5-6 Domates
4-5 Sivri yeşilbiber
Tereyağı, pide, yoğurt
HazırlanıĢı:
Kıyma ile tuzu çok iyi yoğurun çünkü ne kadar yoğrulursa tadı ve lezzeti o kadar
kıvamında olacaktır. Yoğurduktan sonra bunu mutfak robotundan geçirin ki et iyice
birbiri ile özdeşleşebilsin ve bunu 1 gece ya da vaktiniz sınırlı ise 5-6 saat
buzdolabında bekletip çıkardıktan sonra tekrar robottan geçirin. Bu arada İnce çöp
şişleri 15 dk. Su da bekleterek şişmelerini sağlayın, sonra her bir şişe elinizle kıymayı
takarak ince uzun bir köfte şekli verin. Şişleri hazırladıktan sonra köftelerinizi fırında
ya da ızgarada hafif rengi dönene kadar pişirin. Çok pişirmeye gerek yoktur zaten
köfteler ince olduğu için bu işlem kısa sürecektir. Bir tabağa alıp soğuttuğunuz
köfteleri kullanmadığınız kısmını poşetleyip daha sonra kullanmak için buzluğunuza
kaldırabilirsiniz. Sosu için domatesleri ve biberleri küçük küçük kıyın ve hafif tuz
ilavesi yaparak yağ ilave etmeden bir tencerede pişirin. Tavada erittiğiniz tereyağına
ister bütün ister küçük 2-3 parçaya böldüğünüz köftelerinizi ekleyip birkaç defa
çevirin. Servis tabağına önce pideleri, üzerine köfteleri, üzerine sosu dökün ve en
üste ince kıyılmış maydanoz ve yanına yoğurt ile servis edebilirsiniz. Tavada
köftelerden kalan yağı sosla karıştırın ki lezzet artsın. Afiyet olsun

 
YOĞURTLU GOPEZ ( KUPES) BAL
YOĞURTLU GOPEZ ( KUPES) BALIĞI:
Malzemeler:
Gopez Balığı
Sıvıyağ (kızartmak için)
Yoğurt
Birkaç tane sarımsak
Kırmızı pul biber ve tereyağı
HazırlanıĢı:
Balık temizlenip hafif unlanarak ve çok kızgın yağın içinde kızartılır. Yoğurtlu olduğu
için sert olması gerekir. Kızartılan balık servis tabağına alınarak balığın üstüne
sarımsaklı yoğurt ve tereyağında kırmızıbiberi kızdırıp gezdirilir. Aynı mantı gibi olur.
Foça’da bu yemeğin tarifinin İlimiye Adası'ndan getirildiği söylenmektedir. Kuşaktan
kuşağa da bu güne kadar gelmiş olan farklı ve yöresel bir lezzettir.
İzmir'in Yemekleri

Gastronomi uzmanlarına göre, dünyanın en zengin mutfakları; Türk, Fransız ve Çin mutfaklarıdır.Türk mutfağının çeşit açısından böyle zengin olmasının ve lezzet açısından da böyle beğeni toplamasının başlıca nedeni, yiyecek ve içecek yapımında kullanılan hammadde kaynaklarımızın çokluğundandır.Bu imkan, milli değerlerimizin ve tarihimizin eski ve köklü bir uygarlığa sahip olması son derece güzel bir şekilde değerlendirilmiş ve geliştirilmiştir.
İzmir ve yöresinin yemekleri de çeşit açısından son derece zengindir.Başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz.


İzmir İli Yemekleri 8


OKMA
Malzemeler
Domates, Biber, Çamur peyniri (çökelek ya da lor peyniri de kullanılabilir)
Dereotu, taze nane, taze soğan, maydanoz, zeytinyağı
Pul biber, karabiber ve tuz.
HazırlanıĢı
Bütün malzeme sırasıyla küçük küçük doğranarak harmanlanır. Üzerine istenilen
miktarda tuz, karabiber pul biber ve zeytinyağından oluşan karışım eklenir. Servis
edilirken en üste tekrar ince kıyılmış maydanoz ve dereotu ile konularak süslenir.
Özellikle Tire’de yapılan ve kahvaltılarda da sunulan özgün bir salata türüdür.
ÇIĞIRTMA (ZEYTĠNYAĞLI PATLICAN YEMEĞĠ)
Malzemeler:
6 adet kemer patlıcan
5-6 adet domates
5-6 adet biber
2 küçük soğan
5-6 diş sarımsak
Tuz, karabiber
Maydanoz
1/2 çay bardağı sıvıyağ
2 kaşık zeytinyağı
2 adet kesme şeker
HazırlanıĢı:
Patlıcanlar alacalı soyulur ve tuzlu suda 15 dakika bekletilir, yıkanır resimdeki gibi
bıçakla helezon şeklinde yani patlıcanı çevire çevire kesilir. Her tarafı 1/2 çay bardağı
sıvıyağ ile yağlanır ve tuzlanır, teflon tepsiye dizilir, üzerlerine doğradığınız biberlerde
dizilir daha hafif olması için 220 derecede ısıtılmış fırında kızartılır. İsteyen yağda da
kızartabilir. Soğanlar ve sarımsaklar doğranarak zeytinyağında öldürülür kabuklarını
soyduğumuz ve küçük doğradığımız domatesler de eklenerek şeker, karabiber ve
tuzu ilave edilerek patlıcanların üzerine dökülür. Domatesler pişip patlıcanlar
domateslerin suyunu çekene kadar pişirilir Soğuyunca üzerine küçük küçük
doğradığınız maydanozla servis yapılır.
TARHANA ÇORBASI

(Toz halinde pişirilmeye hazır tarhana)
Malzemeler
1.5 kg kırmızı kapya biber
1 kg domates
1 kg soğan
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 demet tarhana otu
½ kg haşlanmış nohut
1.5 kg süzme yoğurt
½ kg irmik
1 avuç tuz
1 yaş maya
1 çorba kaşığı toz kırmızı biber (arzuya göre acı yada tatlı)
8 kg un
HazırlanıĢı:
Tarhana otu düdüklü tencerenin dibine konulur. Üzerine kırmızıbiber, domates, soğan
parçalar halinde kesilerek yerleştirilir. 1 çorba kaşığı zeytinyağı yeteri kadar tuz
eklenerek hiç su konulmadan pişirilir.
Piştikten sonra bu karışım tarhanayı yoğuracağınız büyükçe mutfak kabına aktarılır
ve içinden demet halinde ot çıkartılarak, haşlanmış nohut eklenip soğuması beklenilir.
Soğuyunca süzme yoğurt, irmik bir avuç tuz, yaş maya, toz kırmızıbiber ve un
eklenerek iyice yoğrulur. Elde edilen hamur 8 gün boyunca gidip gelip yoğrulmalıdır.
9. Gün bunu küçük yassı parçalar yapıp temiz bir bezin üzerine kuruması için serilir.
İyice kurumadan elekten geçecek kıvama gelince, tel elekten elle ya da robotta
çekilerek ( resimdeki irilikte) pişirilmeye hazır hale getirilir
Tarhana Çorbasının Yapımı: ( 4 kişilik)
1 litre su için yaptığımız tarhana tozundan 4 dolu çorba kaşığı tarhana koyu kıvamlı
bir çorba için idealdir. Tencerede tereyağını eritin, istenirse biber salçası da çok az
kavrulabilir, üzerine 1 lt soğuk su eklenir ve hemen tarhana tozu ilave edilir
topaklanmaması için sürekli karıştırılarak kıvamına gelip kaynayana kadar pişirilir.
Yenilirken isteğe göre özellikle kış aylarında içine piştikten sonra birkaç dövülmüş
sarımsakta atılabilir. Afiyet olsun.

URLA GÜVECĠ
Malzemeler:
750 gr güveçlik kuşbaşı güveçlik dana eti,
5 adet iri boy domates,
1 adet iri boy kuru soğan,
6-7 diş sarımsak,
6-7 adet tatlı sivri biber,
Tuz,
Karabiber,
Zeytinyağı
HazırlanıĢı:
1 adet domatesi halka halka keserek toprak kabın altına sıralayın. Soğanı piyazlık
doğrayıp üzerine dağıtın. Bir sıra et, bir sıra iri doğranmış domates, iri doğranmış
biber, sarımsakları da sıra sıra toprak kaba yerleştirin. Malzemeleri yerleştirirken tuz
ve karabiberi de yeterli miktarda ekleyin. En son bir adet domatesi halka halka kesip,
etlerin üzerini örtün. Yeteri miktarda zeytinyağını ilave edin. Üzerine ister tatlı ister acı
1-2 tane bütün biber koyun. Fırında 200 -250 C de pişirin. Aslında güveç odun
fırınında pişerse daha lezzetli olur. Toprak kabın kapağının kenarı hamur ile iyice
kapatılır hava almasın diye. Sonra kara fırında pişirilir. İçine hiç su konmaz etler kendi
suyu ve domateslerin suyu ile hamur gibi olana kadar pişirilir ve tabii ki bütün lezzeti
de içinde kalmış olur.
Afiyet olsun
ĠZMĠR KÖFTE
Malzemeler:
Köftesi için:
- 500 gr. kıyma,
- 1 su bardağı kurutulup robottan çekilmiş ekmek içi,
- yarım demet maydanoz (ince kıyılmış),
- 2 tane orta boy soğan (rendelenmiş),
- 2 diş sarımsak,
- 1 çay kaşığı karabiber,
- 1 çay kaşığı pul biber,
- tuz,
- Kıvamı bulması için 1 kahve fincanı kadar su
Diğer malzemeler:
- 3 orta boy patates,
- 2 tane domates,
- 2 tane dolmalık biber,
- 2 kaşık domates salçası,
- 1 tatlı kaşığı kekik (üzerine serpmek için),
- yeteri kadar sıvı yağ,
- tuz
HazırlanıĢı:
Köftesi için soğanı, sarımsağı rendeleyin. Bir kaba diğer köftelik malzemeleri de
koyduktan sonra az su yardımı ile kıvamlı bir köfte yoğurun. Ceviz büyüklüğünde
parçalar alıp resimdeki gibi parmak parmak köfteler hazırlayın. Diğer taraftan
patatesleri soyup yıkayıp kurulayın. Elma dilimi şeklinde kesin ve bol sıvı yağda
yarı kıvamda kızartın.
Kızaran patatesleri uygun bir tepsiye alıp üzerine hafif tuz serpin. Daha sonra
hazırladığınız köfteleri teflon tavada az yağda yarı kıvamda kızartın. Kızaran köfteleri
de patateslerin üzerine döşeyin. Üzerine elma dilimi domatesleri ve biberleri koyun. 2
kaşık salçayı köfteleri kızarttığınız tavada az yağda kokusu çıkana kadar çevirin.
Üzerine 3 su bardağı kadar sıcak suyu koyup tıkırdamaya başlayınca ocaktan alın ve
köftelerin üzerine dökün. Fırına sürmeden önce üzerine kekik serpin ve 200 derecelik
fırında 30 dakika kadar pişirin. Tepsinin üzerini yağlı kâğıt ya da alüminyum folyo ile
kapatırsanız üzerindeki domatesler ve biber yanmamış olur. Ayrıca buharlaşma
nedeni ile kekik yemeğinizin içine kadar işler bu sayede lezzetine lezzet katmış
olursunuz
KEġKEK
Keşkek Ege’nin çok meşhur bir yemeğidir. Özellikle köy ve kasabalardaki düğünlerde
büyük kazanlarda pişirilen keşkek bütün kasaba halkı davet edilerek sunulur.
Malzemeler :
1 kg keşkeklik döğme buğday (aşurelik buğday)
1 Tavuk veya parça etle de olur
200 gr tereyağı (veya sıvı yağda olabilir)
tuz, karabiber, kırmızıbiber, nane
HazırlanıĢı :
Keşkeklik buğday geceden iyice yıkanıp üzerine 4 parmak çıkacak kadar su ile
ıslatılır. Sabah düdüklü tencere olursa tercihen daha iyi, tencerenin dibine önce parça
parça etler yerleştirilir. Akabinde geceden suya yatırdığımız keşkeklimizi süzmeden
o suyuyla tencereye koyalım ve zaten suyunu çekmiş olduğu için 4 parmak üzerine
çıkacak kadar su koyarak tuzunu ekleyin. Eğer etiniz yağsızsa az miktarda yağ da
koyabilirsiniz. Fazla olmamalı çünkü üstüne de yağ yakılacağı için ağırlaştırmamamız
gerekir. Tenceremizin kapatılarak önce harlı ateşte bir kaynatıp buhar çıktıktan sonra
mümkün mertebe ocağın en kısık ateşinde 2-3 saat kadar pişirin.
Tencerenin havasını çıkardıktan sonra bir tahta kaşıkla dinlene dinlene bu keşkeği
karıştırarak ezin. Ne kadar ezilirse o kadar güzel olur, bırakın etlerde birbirine girsin
özleşsin. Sonra servis yapılacak tabaklara koyun ve üzerine kırmızıbiberle tereyağı
kızdırıp servis yapın. Afiyet olsun.


İzmir İli Yemekleri 7


EKMEK DOLMASI (Seferihisar Usulü)

Ekmek dolması Ege Bölgesinin özellikle Ödemiş, Tire ve Seferihisar’ın meşhur
yemeğidir. Sadece ramazan ayında fırınlarda ekmek dolması özel ekmeği satılır. Bu
ekmekler yuvarlak olur.
Malzemeler:
250 gr kıyma veya küçük kıyılmış kuşbaşı et parçaları
Tuz, karabiber, tereyağı
Et yada tavuk suyu
YapılıĢı:
Fırından alınan özel ekmeğin altı yuvarlak şekilde kesilir. Ekmeğin içi özenle çıkarılır
ve çıkarılan bu iç iyice ufalanır. Tereyağını tavada eritip içine kıyma yada etinizi
ekleyerek iyice kavurun, tuz ve karabiberi ilave edilip bu karışıma iyice ufaladığınız
ekmek parçaları da eklenerek güzelce harmanlanır. Bu dolgu malzemesi içi
boşaltılmış özel ekmeğin içine sıkıştırarak yerleştirilir ve kesilen kapak kapatılır.
Kapaklı ve ekmeğin rahatça sığacağı tavaya iki çatal yerleştirilir. Kesilen alt kısım
altta kalacak şekilde ekmek dolmamız çatalların üzerine özenlice yerleştirilir. Üzerine
tereyağı sürülür. Tavanın içine çatalları örtecek kadar et ya da tavuk suyu konularak
tavanın kapağı kapatılarak kısık ateşte kaynamaya bırakılır. Su kaynarken arada
kaşık yardımı ile kaynayan su ekmek dolmasının üzerine gezdirilir. Su azalınca
pişmiş demektir. Sıcak servis yapılır. Afiyet olsun

URLA KATMERĠ
İzmir’in en gözde ilçelerinden biri olan Urla, denizi, güneşi, lezzetli balıkları kadar
güveci ve katmeriyle de meşhurdur. Bir zamanlar İzmir’in ileri gelenleri sırf güveç
yemek için faytonlara binip Urla’ya gelirlermiş. O zamanlar güveçler kasaplarda
hazırlanıp, kara fırınlarda pişermiş ve ilçede 30’dan fazla kasap, bir o kadar da
meyhane varmış. Katmer aslında pek çok yörede bilinen ama farklı şekillerde yapılan
bir yiyecek. Urla'daki katmer pek çok kişinin aşina olduğunun aksine tatlı değil, tuzlu.
Malzemeler:
Yeterince un , su, tuz
1 Demet Maydanoz
½ kg böreklik peynir ve Sıvı yağ
HazırlanıĢı:
Çukur bir kaba ılık su konur, üzerine tuz konularak karıştırılır. Karışımın üzerine
yavaşça ve eleyerek un katılır. Yumuşağa yakın bir hamur elde edilene kadar
yoğurularak unu ayarlanır. Elde edilen hamur yarım saat kadar dinlendirilir. (Urla
katmerinin hamuru buzdolabında poşete sarılı olarak 6 gün dayanabilir.) Dinlenen
hamur 8 eşit parçaya ayrılır, parçalar yuvarlanarak top yapılır. Birinci top alınır,
tezgâhta parmak uçlarıyla yassılaştırılır, üzerine yarım tatlı kaşığı sıvıyağ sürülür.
İkinci hamurda aynı şekilde parmak uçlarıyla diğeri kadar yassılaştırılır, yağ sürülmüş
hamur parçasının üzerine konur, iki hamur parçası merdane ile açılmaya başlanır.
Hamur yemek tabağı büyüklüğüne gelince, çekiştirerek genişletilir. Pişirme tavasının
iki misli büyüklüğüne gelene kadar çekiştirerek ve esneterek kare şeklinde açılır.
Ortası çukur tavaya 1 çorba kaşığı sıvıyağ konur, tavanın her tarafına yağ yayılır.
Yağlı tava harlı ateşli ocağa konur, tam kızınca, açılan hamur kenarlardan taşarak
tavaya yerleştirilir. Açılan hamurun üzerinde ısının etkisi ile kabarcıklar oluşmaya
başlayınca, çabuk hareketlerle üzerine 1 adet yumurta kırılır ve ince kıyılmış
maydanoz katılır. Maydanoz ve yumurta kaşık yardımıyla karıştırılır. Yumurta pişince
tava büyüklüğünde hamura yayılır, üzerine peynir yayılır. Kenarlardan taşan hamur
parçaları zarf şeklinde katlanır. Bu arada alt kısmı piştiği için, Urla katmeri çevrilir.
Diğer kısmı da pişince ocaktan alınır. Diğer hamur parçalarına da aynı işlemler
uygulanır. Bu şekilde 4 adet katmer hazırlanmış olur. Kare kare dilimlenerek servis
yapılır. Katmeri peynirin yanısıra arzuya göre kıymalı yada patatesli de yapabilirsiniz

İzmir İli Yemekleri 6

KABAK ÇĠÇEĞĠ DOLMASI
 Malzeme
 20–25 tane kabak çiçeği
 Her çiçek için 1 tatlı kaşığı pirinç
 7–8 dal ince kıyılmış taze soğan
 Yarım demet ince kıyılmış taze nane
 5–6 sap ince kıyılmış dereotu
 1/3 demet ince kıyılmış maydanoz
 1 tane büyük boy rendelenmiş kuru soğan
 1 tane rendelenmiş domates
 3/4 çay bardağı zeytinyağı
 Karabiber, kırmızıbiber ve tuz
HazırlanıĢı:
Kabak çiçeklerinin ortasındaki kısmı çay kaşığı ya da cımbız yardımı ile nazikçe
çıkarın. Temizlenen kabakları iç içe koyarak su dolu bir kaba bırakın. Dolma içi için
gerekli bütün malzemeyi bir kapta karıştırın. Ardından çiçekleri doldurma işine
girişebilirsiniz. Çiçeklerin sadece dibinde dolma içi olacak şekilde az doldurun.
Ağızlarını büzerek, ağzı yukarıda olacak şekilde tencereye sıkışık olarak yerleştirin.
Üzerine biraz zeytinyağı veya tereyağı ile bir bardak su koyup 35–40 dakika pişirin.
ZEYTĠNYAĞLI ENGĠNAR
Malzeme
 10 enginar
 2 kuru soğan
 500 gram haşlanmış bezelye
 3 havuç
 1 demet dereotu
 1 limon suyu
 1 çay bardağı zeytinyağı
 1 tatlı kaşığı toz şeker
 Tuz
 2 su bardağı su
HazırlanıĢı:
Enginarları soyun ve kararmamaları için tuz ve limonla ovun. Tencereye bezelye, küp
küp doğradığınız havuç ve soğanları koyun. Enginarları bezelye ve havuçların
üzerine ters çevirerek dizin. Tuz ve şekeri enginarların üzerine serpin. Daha sonra bir
çay bardağı zeytinyağı ve iki su bardağı suyu dökün. Enginarları, yumuşayana kadar
pişirin. Piştikten sonra enginarları servis tabağına alın ve içlerini, havuç ve bezelye
karışımıyla doldurun. Üzerlerini dereotu ile süsleyebilirsiniz.
 
ZEYTĠNYAĞLI BAKLA
Malzeme
 1 kg bakla
 1 limonun suyu
 3 soğan
 1 dal taze sarımsak
 8 çorba kaşığı zeytinyağı
 1 çorba kaşığı un
 1 tatlı kaşığı toz şeker
 1,5 su bardağı sıcak su
 5–6 dal dereotu
 Tuz
HazırlanıĢı:
Baklaları yıkayıp ayıklayın. Kararmaması için yarım limon suyu ilave edilmiş suda
bekletin. Zeytinyağını tencerede ısıtıp soğanı ve sarımsağı pembeleştirin, un ilave
ederek kavurun. Baklayı da bu karışıma ekleyin. Taze sarımsağı ilave edip karıştırın.
Kapağı kapalı olarak kısık ateşte beş dakika pişirin. Toz şeker, tuz, sıcak su ve kalan
yarım limonun suyunu ilave edip baklalar yumuşayana kadar pişirin. Dereotunu
temizleyip kıyın. Baklanın üzerine serpiştirip tencerenin kapağı kapalı olarak
soğumaya bırakın. Dilerseniz sarımsaklı yoğurtla servis yapabilirsiniz.
OTLU DOLAMA BÖREK
Malzeme:
3 adet yufka
Sıvı harcı için:
3/4 su bardağı süt
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 yumurta
Ġç harcı için:
Gelincik, ıspanak, pazı, ebegümeci, taze soğan, maydanoz ve dereotu
Çökelek
HazırlanıĢı:
İç harcı için öncelikle taze otları ince ince kıyın ve çökelek ile harmanlayın. Bir kapta
iyice çırpıp birbiri ile özdeşleşen sıvı harcı tezgâha yaydığınız her bir yufkaya bu sıvı
harçtan sürüp hazırladığınız iç malzemeden yeteri miktarda yayın ve yanlarını hafif
kıvırarak rulo haline getirin. Daha önceden yağladığınız yuvarlak tepsi veya cam
kalıbınıza ortadan başlayarak kendi etrafında dolamak suretiyle tüm yufkalara aynı
işlemi uygulayarak yerleştiriniz. Kalan sıvı harcı böreğin üzerine yayıp en üste çörek
otu ya da susam serpiştirerek önceden ısıtılmış 180 C de üzeri kızarana kadar
pişiriniz çıkardığınızda üçgen dilimler halinde keserek servis yapabilirsiniz.


İzmir İli Yemekleri 5

TURP OTU SALATASI
Malzemeler
 1 bağ turpotu
 Zeytinyağı
 Limon
 Sarımsak
 Tuz
HazırlanıĢı:
Turpotlarının kalın sap kısımları kesilerek taze sapları ve yaprak kısımları alınır iyice
yıkanır (epey kum tuttuğu için sirkeli suda da bekletmekte fayda vardır)
 Tencereye su ve tuz eklenip kaynamaya bırakılır. (çabuk kaynaması için tuzu
sonra da ekleyebilirsiniz)
 Su kaynadıktan sonra turpotunun sapları bir 5 dk önce yaprak kısımları 2-3
seferde suya eklenir. (hepsini birden eklemiyoruz çünkü o zaman kaynamış
olan su soğuyor)
 Yumuşayana kadar haşlanır, sonra kevgirle bir tabağa alınır.
 Ayrı bir yerde ezilmiş sarımsak, limon suyu, zeytinyağı ve tuz ile hazırlanan
sos servise yakın salataya dökülüp hafifçe karıştırılır.

DENĠZ BÖRÜLCESĠ SALATASI
Malzemeler:
1 demet deniz börülcesi
Sosu için:
1 çorba kaşığı sirke
3 diş sarımsak
½ taze sıkılmış limon suyu
½ çay bardağı zeytinyağı
Sos YapılıĢı:
Sarımsakları soyun ve ezin.
Taze limonu sıkın.
Tüm sos malzemelerini büyükçe bir bardakta karıştırın.
HazırlanıĢı:
Börülcelerin kök kısımlarını kesin. Yeşil kısımlarını güzelce yıkayın.
Büyükçe bir tencereye su ilave edin ve kaynatın. Kaynamış suyun içine börülceleri
ekleyin. Kaynamaya başladıktan sonra tencerenin kapağını kapatın.(taşırmamaya
dikkat etmek gerekiyor) Yaklaşık 10dk haşlayın. Haşlanmış börülceleri kevgirle akan
suya tutun ve süzgeçte süzülmeye bırakın. Süzülen Deniz Börülcelerini tek tek yeşil
kısımlarını liflerden ayırıp, servis tabağına alın. Üzerine sosu gezdirin ve servis yapın
KUZU ETLĠ ARAPSAÇI YEMEĞĠ:
Malzemeler:
1/2 kg arapsaçı
200 gr kuzu eti
1 baş soğan
1 Yemek kaşığı un
1 limon suyu
Bir tutam tuz
2 yemek kaşığı zeytinyağı
HazırlanıĢı:
Arapsaçlarını doğrayıp sirkeli suda 1/2 saat kadar bekletip
yıkayın. Düdüklü tencerede doğranmış soğanı pembeleştirip etleri içine atın. Biraz
kavurunca arapsaçlarını ilave edip tuzunu ve yeterli miktarda suyunu koyup
düdüklünün ağzını kapatıp 1/2 saat pişirin. Soğuduktan sonra kapağını açıp limon
suyu, un ve yemeğin suyunu karıştırıp tencereye döküp 10 dk. kadar ekşisini
karıştırın. Servise hazırdır.
KUZU ETLĠ ġEVKET-Ġ BOSTAN
Malzemeler :
1/2 kg şevketi bostan ayıklanmış, yıkanmış
250 gr kuzu kuşbaşı
Zeytinyağı
1 adet orta boy kuru soğan
1 limonun suyu
2 küp şeker
Tuz
2 su bardağı kadar su
HazırlanıĢı:
Tencereye önce yıkanmış etleri yerleştirin ve ateşe koyun. Etler suyunu salıp
çektikten sonra yağı ekleyin ve etleri biraz kavurun. Küp doğranmış soğanları
ilave edip soğanlar ölünce de şevketi bostanı ekleyin. Üzerine limon suyunu,
küp şekerleri, yeterince tuzunu ve suyunu da ilave edip pişmeye bırakın Etin
kokusu 20 dakika kadar sonra piştiğini belli ediyor zaten. Afiyet olsun.

İzmir İli Yemekleri 4


CĠBES SALATASI
Malzemeler:
 Yarım kilo cibes
 Limon
 Tuz
 Zeytinyağı
 Su
 Nar ekşisi (isteğe bağlı)
 Sarımsak (isteğe bağlı)
HazırlanıĢı: Cibesleri bol suda yıkayın, hatta 10-15 dk sirkeli suda bekletin.
 Derin bir tencereye su ekleyin kaynatın, bir miktar tuz atın, ardından bütün
halde cibesleri atın.
 Cibeslerin sap kısımları yumuşayana kadar pişirin (bu arada kapağın açık
kalmasında fayda var, o zaman rengini daha iyi koruyor, bu tüm haşlanan
sebze ve otlar için geçerli)
 Haşlandıktan sonra süzün, iri iri doğrayın, ılık hale geline limon, tuz,
zeytinyağı, sarımsak ve nar ekşisinden oluşan sosu (sos için ölçü vermiyorum,
çünkü tuz, yağ, ekşi miktarı sağlık durumuna ya da damak tadına göre
değişiklik gösterebilir) gezdirip karıştırın. (zeytinyağını en son ekleyin çünkü
yağ bir tabaka oluşturup tuz, limon vs.nin otla bütünleşmesini engelliyor,
sarımsağı ben seviyorum, ama isterseniz eklemeyebilirsiniz, bu salatanın
vazgeçilmezleri limon ve zeytinyağı) özellikle balığın yanına çok yakışan bir
salata türüdür.

İzmir İli Yemekleri 3

OTLAR

İZMİR YEMEKLERİ VE TARİFLERİ

TATLILAR
İZMİR YEMEKLARİ
KAZAYAĞI OTU-GELĠNCĠK OTU-ISIRGAN OTU KAVURMASI:
KAZAYAĞI OTU-GELĠNCĠK OTU-ISIRGAN OTU KAVURMASI:
Malzemeler:
1 demet kazayağı otu
1 demet gelincik otu
1 demet ısırgan otu
1 adet kuru soğan
½ su bardağı su
1-2 yemek kaşığı zeytinyağı
2-3 diş sarımsak
250 gr. yoğurt
Tuz, karabiber, pul biber (isteğe bağlı)
HazırlanıĢı :
Otları yıkayın ve sert yapraklarını ayıklayıp 2-3 cm boyunda doğrayın. Tencereye 1-2
yemek kaşığı zeytinyağı koyun ve rendelenmiş kuru soğanı pembeleştirin. Üzerine
ayıklanmış ve yıkanmış otları ekleyip kavurun. Ara ara karıştırarak 5-6 dakika
kavurduktan sonra tuz, karabiber ve yarım su bardağı sıcak su ekleyip kısık ateşte
15-20 dakika pişirin. Servis tabağına alınarak sade olarak , üzerine yumurta kırılarak
ya da üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek  servis edilebilir.

Malzemeler:
1 demet kazayağı otu
1 demet gelincik otu
1 demet ısırgan otu
1 adet kuru soğan
½ su bardağı su
1-2 yemek kaşığı zeytinyağı
2-3 diş sarımsak
250 gr. yoğurt
Tuz, karabiber, pul biber (isteğe bağlı)
RADĠKA (HĠNDĠBA) SALATASI
Malzemeler:
1 demet radika
Zeytinyağı
1 adet limon
1 diş sarımsak
Tuz
HazırlanıĢı:
Radikaların bozulmuş, sararmış yapraklarını ayıklayıp kalın saplarını kesin.
Radikaları tuzlu kaynar suyun içinde 10 dakika haşlayın.
Süzdürüp, buz gibi soğuk suyun altından geçirin ve suyunu sıkın.
Servis tabağına koyup, limonu, zeytinyağını, ezilmiş sarımsağı ve tuzunu ekleyin

 

SARMAġIK OTU KAVURMASI
Malzemeler:
 1 demet sarmaşık otu
 1 adet soğan
 Zeytinyağı
 Tuz, karabiber
HazırlanıĢı:
 Sarmaşıklar yıkanır, sap kısımları kesilir.
 Taze kısımları elle kırılır (bıçakla kesilince acı oluyor).
 Zeytinyağında yemeklik doğranan soğan kavrulur, ardından sarmaşıklar
eklenir.
 Çok az su ekleyip kısık ateşte ot yumuşayana kadar pişirilir.
 Suyunu çektikten sonra tuz ve karabiberi eklenir.
 Bu aşamadan sonra üzerine yumurta kırılabilir, sarımsaklı yoğurt eklenebilir ya
da sade de yenebilir.
Not:
 Kuru soğan yerine taze soğanın ya da pırasanın yeşil kısımları da eklenebilir.
 "Acı ot" olarak da bilinen sarmaşığın kendinden acı bir tadı olduğunu da
belirtmek gerekir.
 Pişirirken mümkünse metal kaşık değdirmeyin (acılığı daha da artırıyor), tahta
kaşıkla ya da sallayarak karıştırın.
 Tuzunu mutlaka ot piştikten sonra ekleyin, baştan konursa acı olur.

İzmir İli Yemekleri 2

Anadolu’nundoğallık, damak zevki ve şifa özelliği aynı zamanda Türk mutfağının da belli başlı özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültürün en önemli unsurlarından biri de mutfaktır. Türk mutfak kültürü, zengin bir kültürdür. Türkler; sağlığa ve beslenmeye önem vermiş ve sahip oldukları damak zevkini de sanatla birleştirmeyi başarmışlardır. Ayrıca çok geniş coğrafyalara yayılarak çeşitli kültürlerle etkileşim içine girip, büyük devlet ve medeniyetler kurmuş ve bu şekilde de çok farklı kültürlerin de etkisiyle böylesine zengin bir mutfağın eşsiz örneklerini büyük bir ustalıkla sergilemişlerdir. Orta Asya’dan getirdikleri mutfak kültürünü, Osmanlı Medeniyeti ile tam anlamıyla zirveye taşımışlardır. Tabii ki tarihi 8 bin yıl öncesine dayanan ve doğanın sevgili yüzüne sahip olan Ege ve özellikle İzmir de tarih boyunca kuşaktan kuşağa çoğalarak aktarılan bir mutfak kültürü süregelmiş ve “EGE MUTFAĞI” tamamen özgün yapısı ile mutfak kültüründeki yerini almıştır.
Ege Mutfağı denildiğinde akla ilk gelen elbette zeytin ve zeytinyağı. Karadeniz’de hamsi, Güneydoğu Anadolu’da kebap neyi ifade ediyorsa, Ege’de de zeytinyağı onu ifade ediyor. Hem de iki bin 500 yıldır... Heredot’un “On iki İyon kenti” arasında ismini saydığı, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında yer alan Klazomenai’deki kazılarda ortaya çıkarılan antik zeytinyağı işliği, bunun en büyük kanıtıdır. Yine, Ege’nin lacivert mavi sularındaki batıklarda bulunan amforaların üzerinde yer alan etiketlerden öğrenmekteyiz ki zeytinyağının ticareti Ege’den Akdeniz’e tüm ticaret kolonileri arasında yoğun olarak gerçekleştirilmekteymiş. Ege yemek kültürünün temelini zeytinyağı oluşturur.Etli yemekler, sebzeler, pilav, dolmalar, tamamen zeytinyağlı olarak pişirilir.
 
Egeliler taze zeytinyağının üzerine karabiber, tuz ve istenirse kekik serperek kızarmış ya da taze ekmeği içine banarak tulum peyniri ile yerler. Zeytinyağı Ege mutfağının ilk aktörü ise ikinci aktörü de bin bir çeşit olan otlarıdır. Gerçekten de Ege mutfağını yeşil mutfak olarak tanımlarsak yanılmış olmayız. Ebegümeci, sarmaşık, ısırgan, cibez, turp otu, kenger, hindiba, şevket-i bostan, gelincik, labada, kuşotu, sinirotu, helvacık, radika, deniz börülcesi, kuşkonmaz, arapsaçı, marata, tarla çakısı, tarla çivisi, su teresi... Liste uzadıkça uzamaktadır. Mümkün olduğunca az pişirilen bu otlar, böylelikle hem renklerini hem de doğadan aldıkları mucizelerini eksiksiz bir şekilde soframıza ulaştırmaktadır. Üzerlerine limon suyu ve altın renkli zeytinyağını da eklediğinizde ortaya tadıyla ve görüntüsüyle keyfine doyum olmayan lezzetler çıkar.
Otların bolca ve lezzetli olarak tüketilmesinin yanı sıra Ege Mutfağında başta börülce, pırasa, patlıcan olmak üzere sebzeler de diğer yörelerden daha çok kullanılmaktadır. Keşkek, patlıcan böreği, mercimekli bükme, katmer, çeşitli yahniler, gözleme, özel gün ve yemeklerinin başında yer almaktadır. Girit’ten İzmir’e gelen, Anadolu’dan Girit’e ve Ege’nin karşı kıyılarına giden o kadar çok lezzet var ki, saymakla bitmez. Ege çevresindeki her kültür; örneğin Yunanlılar, Rumlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Yahudiler ve Levantenler, bizimle birlikte paylaştıkları ortak kültür ile ortak bir mutfak kültürünü de yaratmışlardır. Yahudilerin boyozu İzmir ile özdeşleşmiş, Priştine’nin Arnavut ciğeri gün batımında sofraların baş mezesi olmuştur. Böylece de Ege’nin iki kıyısı arasındaki mutfak kültürü de iç içe geçerek birbirlerinden ayrılmaları da mümkün değildir.

Bizleri “biz” yapan bu duygularla yaşayan mutfak kültürümüzün, gelecek kuşaklara kesintiye uğramadan, zarar görmeden ve özünü hiç yitirmeden ulaşması gerekmektedir. Bu sebeple sizlere Ege ve İzmir mutfağından birkaç özgün tarif sunuyoruz. Ama dileğimiz hepinizin İzmir’e gelerek bu özgün tatları taze olarak ve yerinde yemenizdir.

İzmir İli Yemekleri 1

İZMİR İLİ YEMEKLERİ
İZMİR MUTFAĞI
İZMİR DAMAK TADI
İZMİR SOFRASI
İZMİR YEMEKLERİ
İZMİR YÖRE MUTFAĞI
İzmir Mutfağı


,yemek seyret,yemekkler,izmir yemekleri,izmir mutfağı,izmir yöresele yemekleri,izmir mutfağı,izmir damak tadı
,izmir lokantaları,izmir restorantları,izmir yemekleri,yemek resimleri,yemek görüntüleri,yemek manzaraları,yemek görseller,yemek video, yemek tarifleri,yemek çeşitleri,anadolu yemek kültürü




İZMİR-EGE MUTFAĞI VE YEMEK KÜLTÜRÜ
Yemek kültürü insanlık tarihi kadar eski. İnsanoğlu yaşamak için acıktığında yemek yemeliydi ve beslenme alışkanlığı ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel pek çok yönü olan medeniyet tarihimizin temelini oluşturmaktadır Anadolu, bereketli topraklar ülkesi... Doğusu da batısı da, güneyi de kuzeyi de tarihin her döneminde insanoğluna ev sahipliği yapmış, ekilmiş, savunulmuş ve vatan olarak bellenerek bereketli hale getirilmiştir. Ülkemiz, coğrafi bölgelere göre farklı kültürel özellikler göstermektedir. Öyle ki, Anadolu tam bir kültür mozaiğidir. İşte bu yüzden de Anadolu’nun farklı yörelerinde yemek alışkanlıkları da farklılık göstermektedir.
Türkler Anadolu’ya yerleştiklerinde daha önce yaşayan insanların beslenme sistemlerinden etkilenmişlerdir. Bu yüzden Türk mutfağındaki çeşit zenginliği bir çok etkene bağlayabiliriz. Bunlar: Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar olarak sayılabilir ve bu etkenler zaman içerisinde mutfak kültürümüzün özgün yapısını kazanmasında rol oynamıştır. Yöreden yöreye farklılaşan lezzetleri barındıran yeme-içme biçimleri, özel günler, kutlamalar ve törenlerde ayrı bir anlam bürünmüş hatta kutsallık taşımıştır ve sonsuza kadar da taşıyacaktır. Örneğin binlerce yıllık lezzetini bu güne taşıyan Keşkek en eski Hitit yemeğidir. Diğer yandan Et ile otun tencere yemeğinde buluşması ise Akdeniz etkisi ile gelişen bir Türk mutfağı örneğidir.

6 Haziran 2013 Perşembe

İzmir İli Tarihi Eserleri 48

Kemeraltı Camisi
izmir Anafartalar Caddesi’nde, Kemeraltı Çarşısı içerisinde 853. Sokak’ta bulunan bu camiyi Yusuf Çamazade Ahmet Ağa 1671 yılında yaptırmıştır. Cami dükkânlar ve yapılar arasında sıkışmış durumdadır.
Kesme taştan yapılan caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânı kare planlı olup, üzerini merkezi tromplu bir kubbe örtmektedir.Caminin dış kenarları saçak hattından yüksek yuvarlak kemerli dışa taşkın birer pencere ile aydınlatılmıştır. Bunun dışında ibadet mekânı iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler yuvarlak kemerli olup, ikinci sıra pencereler daireler halindedir.
Minber ve mihrabı bir özellik taşımamaktadır. Caminin içerisi XVIII. yüzyıla tarihlenen kalem işleri ile bezenmiştir. Bu bezeme XX. yüzyılın ikinci yarısında yapılan onarımlar sırasında eski izlere dayanılarak yenilenmiştir.
Kesme taş kaideli minaresi yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin bitişiğinde XVIII. yüzyılda yapılmış bir sebil bulunmaktadır.
Konak (Yalı) Camisi (Konak)
İzmir Konak Meydanı’nda, Hükümet Konağı’nın önündeki bu camiyi Mehmet Paşa’nın kızı Ayşe Hanım 1754 yılında yaptırmıştır. Depremde zarar gören camiyi I. Dünya Savalı sırasında Rahmi Bey h. 1336 (1920) onarmıştır. Bu onarımı belirten bir kitabe giriş kapısı üzerinde bulunmaktadır. Cami 1964 yılında bir kez daha onarım geçirmiştir.
Klasik Osmanlı mimarisi üslubunda yapılmış olan cami sekizgen planlıdır. Pencerelerin etrafını çeviren çinilerle dikkati çekmektedir. Yapımında taş ve tuğla birlikte kullanılmıştır. İbadet mekânını sekizgen bir kasnak üzerine oturmuş küçük bir kubbe örtmektedir. Caminin içerisi çinilerle bezenmiştir.
Kesme taş kaide üzerine tek şerefeli, yuvarlak gövdeli minaresi bulunmaktadır.
Caminin yanında Saat Kulesi ile 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından şehit edilen Tahsin Bey için dikilen İlk Kurşun Anıtı

5 Ocak 2013 Cumartesi

İzmir İli Tarihi Eserleri 47


Parmaklı Mescit (Bergama)
İzmir ili Bergama ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XIV. yüzyılın sonunda veya XV. yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır.
Moloz, kesme taş ve tuğla hatıllı olarak yapılmış olan bu mescit, kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Duvar işçiliğinde yer yer antik yapılardan getirilmiş taşlar da kullanılmıştır. Mescidin doğu cephesinde altıgen ve baklava dilimleri şeklinde duvar bezemesi yapılmıştır. Bunlar Selçuklu mimari geleneğinin devamı niteliğindedir.
İbadet mekânını örten kubbe Türk üçgenlerinin yardımı ile sekizgen kasnak üzerine oturtulmuştur. Kubbenin ve trompların üzerleri kiremit örtülüdür. Duvarlarındaki izlerden değişik zamanlarda onarım gördüğü ve duvarların yenilendiği anlaşılmaktadır. Bunu belirten ilk yapıya ait yuvarlak tuğla kemer izleri görülmektedir.
İbadet mekânı iki sıra halinde düzensiz pencere dizileri ile aydınlatılmıştır. Yuvarlak niş şeklindeki mihrabında bezeme bulunmamaktadır. Caminin yanındaki taş kaide üzerinde olduğu sanılan minarenin yalnızca kaidesi günümüze gelebilmiştir.

Ulu Cami (Bergama)

İzmir ili, Bergama ilçesinde bulunan Ulu Cami’yi Sultan Yıldırım Beyazıt 1399 yılında yaptırmıştır. Cami 1905 yılında ve 1949 yılında onarılmıştır.
Kesme taştan dikdörtgen planlı yapılmış olan caminin ibadet mekânı dört payenin taşıdığı, sekizgen kasnaklı, aynı eksen üzerinde üç kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânına giriş kapısı yan tarafta olup, dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış, yuvarlak kemerlidir. İbadet mekânı her duvarda ikişer tane altlı üstlü dörder pencere ile aydınlatılmıştır. Bunlardan üst sıradakiler alçı şebekelidir.
Mihrap yuvarlak niş şeklinde olup, Selçuklu sülüsü ile yazılmış girift bir kitabesi bulunmaktadır. Aynı zamanda mihrap geometrik bezemelerle ve alçı kabartmalarla süslenmiştir. Minber mermerden olup, geometrik bezemelidir.
Yanındaki 38 m. yüksekliğindeki minaresi taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli, tek şerefelidir. Minare 1949 yılında onarılmıştır.
Kemeraltı Camisi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız